Yazıma başlamadan önce yazımı okumaya başlayacak arkadaşlara, büyüklerime, küçüklerime "
sağduyu" dediğimiz; insanın karşısındaki insan/insanlarla anlaşmasını sağlayan kanalı açmasını rica ediyorum. Eğer böyle bir şeyi yapma gibi niyeti yoksa yazıyı okumaya da gerek yok zaten hemen çıkabilir. Malum günümüzün en popüler ve önemli konusu "
Gezi Parkı Olayları". Başta anlamlı ve mantıklı bir mücadelenin olduğu ; fakat şuan geldiğinde belirli kişi ya da kişiler ve grupların çıkarları sonucu anlamını değiştirdiği bir olay haline gelmeye başladı. Sosyal medyanın belki ilk kez anlamlı şekilde kullanıldığı (tabi sonra yine saptırılarak anlamını yitirdiği) bir direniş/eylem/tepki oldu. Beklenmeyen birlikteliklerin olduğu; taraftar grupları, farklı siyasi görüşler, farklı dini görüşlere vb. sahip olan insanların bir araya gelmesini ve kaynaşmasını sağladı. Bir araya gelmez denecek kişiler bu olay karşında bir araya geldi.
Başlangıcı çok iyiydi, bir amaç vardı, bizi hayatta tutan, bizi nefes almamızı sağlayan akciğerimiz ağaçlarımızı kurtarmak; sanatçılar bir araya geldi, insanları bir araya getirdi. Bir bakıma başta dediğim gibi birliktelik sağlandı. İnsanlar amaçlarını gösterdi. Bir şeyler haykırdı dünyaya...
Biz millet olarak çok duygusal bir milletiz, devletimiz söz konusu olduğunda her zaman "
Vatan Millet Sakarya" hepimizin benliğine yerleşmiştir. Biz bir yandan böyleyken bir yandan da çok acıma, yardımseverlik duygusuna sahibizdir. Günümüzde bu görülmese de, geçmişimizde hep bu vardır. Çanakkale Savaşında, sabah cephe de savaştığımız, işgal kuvvetlerine, akşamleyin siperlerden, kendimiz yemeyip onlar yesin diye azıklarımızı atmışızdır. Bu yüzden biz kutsal bir milletiz, dünya için önemli, insanlık için var olması gereken bir milletiz. Bu yazıyı yazarken severek takip ettiğim, ve yazdığı yazıların tarafsız olduğunu düşündüğüm sevgili M. Serdar Kuzuoğlu dan esin aldım. Yazısı beni çok etkiledi, diyebilirim.
Yazıyı okumak için...Şu özet size konuya başlamadan yardımcı olabilir:
- Bu eylemler senelerce apolitik, klavye delikanlısı, gamsız, umursamaz olmakla eleştirilen bir kuşağın reddiye ve isyanıdır.
- Toplum mühendisliği binlerce belirsizlik ve bilinmezle dolu bir denklem. Siyasetçi ve bürokratların artık bunu unutmayacağına eminim.
- Şiddet hiçbir şeyin ilacı, panzehiri ya da çözümü değil. Ya hıncı erteliyor ya da misliyle arttırıyor.
- Geleneksel medya tıkadığı kulaklarıyla Türkiye’de hayatı boyunca unutmayacağı bir tokat yemiştir. Ama halk ortadaki tablonun habercilerden değil, patronların ilişkileri ve tavrından kaynaklandığını görememiştir.
Biz yapı olarak çok duygusal ve yardımsever bir milletiz dedim. Herhangi bir olayda, olayı tartmadan karşımızdaki ile empati kurmadan hareket edebiliyoruz. Bana göre de hala süre gelen bu gezi parkı olayları bu yüzden kaynaklandı. Proje iyi anlatılamadı, projeye vurulan kazma çok yanlış saatte oldu. İnsanların verdiği tepkilere empati kurulmadı. Tepki veren insanlarda, onları engellemek isteyen polislerle empati kurmadı ve bir sarmal olarak ipler dolandı. Şu anda bir haftadır süren bu olaylarda sadece ilk gün yapılan tepki ve yaşanan olaylar; bir amacın dışavurumudur. Diğer günlerde yapılan tepkiler ise başka grupların bu olayın arkasına sığınarak, yani bu olayı bahane ederek zarar verme politikasıdır. Keza olay gezi parkı karnaval yeri iken, Beşiktaş sadece yol bağlantısı olan Beşiktaş eylemin merkezi gibi görülüyor. Fakat gerçekten parkına sahip çıkanlar olması gereken yerde!
Olayda iki tarafında haklı haksız nedenleri var. Fakat temel hatalar sıralanacaksa;
1- En önemli hata, eğer böyle bir olay istenmiyorsa ( daha olacağını sanmam ); bir şey yapılacaksa oranın halkına danışmak ve onlarında görüşlerini almak, zaten bunun yapılmaması en önemli hataydı. Belki bu yapılsa hiç bir itiraz ve bu üzücü, vahim olaylar olmayacaktı.
2- Sonra ilk gün sabahleyin parkta toplanan insanlara yapılan polis müdahalesi. Orada ne oldu, polisler oradakileri uyardı mı? bilemem ama yapılan müdahale, hiç etik olmadı.
3- Devlet büyüklerimizin verdiği demeçler, zaten sinir katsayısı tavan yapmışken, devlet büyüğümüzün verdiği yanıtta hem üzmüş, hemde kızgınlığı arttırmıştır. Başbakanın verdiği tepki belki de "yangına körükle gitmek oldu" diyebilirim.
Her şey saf ve temiz duygularla başlamışken bu yapılanların da katkısıyla olay bir bölünme, iç savaşın eşiğine getirdi olayı.
Fakat, benim gördüğüm saf, temiz duygularla başlayan bu olay ilk gününde sonra siyasi bir olaya, provakatif olaya dönüştü. (Beşiktaştaki olaylar için) Bunu yapan kişiler engellenemediği için, kurunun yanında yaşta yanar hesabı, demek istenen
"Gezi Parkını Koruyalım, Ağaçlarımızı Kurtaralım" iken, bazı kişiler sayesinde "
Polisle çatışalım, gaza gelip gazlanalım" oldu.
Bu olayların belkide bu duruma gelmesinde medyanında önemli bir faktörü vardır. Twitter, Facebook gibi ucu açık ortamlarda yayılan asparagas haberlere insanları muhtaç edeceklerine, bu konuyla ilgili, yanlı yada yansız ama konuyu anlatan (kimin ne olduğu bilindiği için) bir yayın yapılsa halk yorumunu yapardı.
Bu ülke de doğduk, bu ülkede büyüdük, Allah nasip ederse hayatımızı bu ülkede, Türk olarak sonlandıracağız. Yeri geldi istediğimiz oldu, yeri geldi olmadı ; fakat bu ülkeyi canımızı verecek kadar seviyoruz/ seviyorum. En önemlisi, Atatürk'ün mirasını taşıyoruz, onun çocuklarıyız. Gençlik dönemindeyim, ve ülkeme hayırlı bir birey olmak için çalışıyorum. Olaylara ilk gününde destek verdim; çünkü Atmaca ağaçlarda yaşar, eğer ağaçlarını keserseniz onu öldürürsünüz.
Gezi Parkı olayı şimdilerde, güzel bir amacın istenen sonuçla sonuçlanması olacakken; polis çatışması olarak anılıyor. Parkın olduğu yer cidden güzel, tam bir karnaval havası var. İnsanlar çimlere oturmuş, sohbet ediyor, eğleniyor, artık o kısım pek gösterilmiyor, önemsenmiyor. Çünkü oradan malzeme çıkmaz bazılarına!
Dipnot olarak; ahlak, insanın güzel huyudur. Her insan güzel bir ahlak ve imanla doğar. Bu olaylarda iki türlü ahlak çeşidini. görebiliriz.
1-Meslek Ahlakı,
2- İnsan Olma Ahlakı.
Meslek ahlakı, mesleğini seven ve onu her zaman güzel bir şekilde icra etmek isteyen kişiler için önemlidir. Fakat olaylarda üzücü olaylar, yaşandı; yaşanmaya da devam ediyor. Bunlar, Polis tanımını zedeleyen unsurlar. Bunlar elbet bu kutsal meslekten sıyrılacaktır. En azından temennim ve duam o yönde.
İnsan olmak ahlakı ise, insanım diyen herkeste bulunması gereken; herkeste olması gereklidir. Fakat provakatör dediğimiz, insanlar bunu çiğneyip, diğer insanların haklarına gasp etmektedir. Amaçları, ortamı bulmuşken bir takım karışıklıklar yaratmak ve suçu da bu saf olaya yığmaktır. ( Ortam her şey müsait )
Eğer buraya kadar okuma zahmetinde bulunduysanız cidden teşekkür ederim. O haklı ya da bu haklı diyemem, hepsinde biraz daha haklılık payı var. Yalnız, eylemin ilk gününe destek verebilirim, gazımı yiyerek verdim de. Çünkü ilk gün amaç belliydi, şimdi ise gördüğüm saptırılmış bir konu var. Biliyorum ki, herkesin içinde biraz insanlık duygusu var ve bu yazıyı yazma amacım lütfen sağduyulu olmanız. Herkese bunu iletin, zor bir zamandan geçiyoruz, Avrupa'lı devletlerin geçmişteki gibi şimdide emellerini biliyoruz. Bu gün küçük görülen bu sonuç onların kışkırtmaları ile kötü sonuçlar doğurabilir. Herhangi bir iç gerilim ülkeyi 50 ya da 100 sene geriye götürebilir. Bu demektir ki; bugünün insanları dahil olmak üzere çocuklarımızın geleceğininde çöpe atılması. Bu yüzden eylemimiz de usulüne uygun hareket edelim. Adı "
Gezi Parkı" olan bu eylem, o sınırlarda kalsın, başka anlamlar yüklemeyelim. Diğer şeyleri ise yasa ve demokrasi zemininde yeri geldiğinde çözebiliriz. Eğer Ruhsuz Atmaca'ya değer veriyor ve biraz haklı olduğumu düşünüyorsanız
lütfen sağduyuyu elden bırakmayalım ve bir şeyi yaparken zararlarını, yararlarını düşünelim. Fevrilik geleceğimizi öldürür.
Lütfen!!!!